İkarus’un Düşüşü

Jacob Peter Gowy (1615-1661) tarafından yapılmış olan “The Fall of Icarus” yani “İkarus’un Düşüşü” eseri, İkarus efsanesini anlatan resimlerden biridir. İlk uçan insan olarak mitologya tarihinde önemli bir konuma sahip olan İkarus, psikolojide ergenlerin ailelerinden bağımsız olma ve onlardan kopma girişimlerini dile getirmek amacıyla kullanılmaktadır. Giritli bir mimar olan Daidalos ile bir köle olan Naukrate’nin oğlu olan İkaros, Kral Minos’un emriyle babası ile birlikte Labyrinthos’a kapatılmıştır. Oradan kaçıp kurtulma çarelerini arayan Daidalos, uzun çalışmalardan sonra kendisi ve oğlu için bir çift kanat yapmış ve bunları balmumuyla omuzlarına tutturmuştur.
Babası tarafından kendisine verilen ne çok alçaktan uçması, ne de çok yükselerek güneş ışınlarına yakınlaşmamasına ilişkin salığı unutan İkaros başarısından duyduğu gurur, özgürlük sarhoşluğu ve doğayı yenme arzusu ile yükseldikçe yükselmiştir. Güneş Tanrı tarafından kanatlarını tutan balmumu eritilen İkaros, denize düşmüş ve boğulmuştur. Bu nedenle Ege Denizi’nde Sisam Adası çevresindeki deniz, İkaros Denizi olarak adlandırılmaktadır.
‘İkarus’un uçuşu’ -‘flight of Icarus’-, ergenlerin ailelerinden bağımsız hareket etme ve kendi rotalarını çizme arzularını tanımlayan bir mittir. Hiç kimsenin desteği veya yardımı olmaksızın yaşamak ya da bir işi olumlu sonuca ulaştırmak anlamına gelen “kendi kanatlarıyla uçmak’ deyimine esin kaynağı olmuştur. Bunun yanı sıra kişinin izin verilmeyene ve yasağa karşı duyacağı olası bir çekimi de ifade etmektedir.
İkarus, tutkuların esiri olmamak ve yeteneklerini rasyonaliteye uyumlu bir şekilde kullanabilme konularında da insanlara yol gösteren psikomitolojik bir kahramandır. Bu mitin öne sürdüğü öğretiye göre kişiler, sahip oldukları yeteneği mantıkla harmanlanlayabildikleri takdirde başarılı olabileceklerini, tutkularını aklın kontrolüne almaları gerektiğini, kendilerinden daha deneyimli ve bilge kişilerden öğrenebileceklerini ve olaylara farklı bakış açıları getirebileceklerini öğrenmelidir.
Ergen; bedensel, cinsel, sosyal ve duygusal anlamda farklı bir döneme girmiştir. Bu gelişim sahalarında yaşadığı süreçler sebebiyle kendisini farklı hisseder ve çoğu zaman kendisini tanımlamakta güçlük çeker. Ergenin genel olarak duygularında istikrarsızlık olduğu görülür. Bir gün önce çok mutlu ve enerjik olan ergen, ertesi gün kabuğuna çekilmiş ve bitkin olabilir. Duygular, anlık olarak bile değişkenlik arz edebilir. Bu nedenle ebeveynin bunu kabul etmesi ve her defasında “daha dün iyiydin, şimdi ne oldu?” türünde sorgulamalara ve baskıcı yaklaşımlara girmemesi gerekir.
Ergen, bu dönemde duygularını çok dolu ve coşkulu yaşar. Gerek ses tonu ve vurgulamaları ve gerekse mimikleri ‘önceki döneme göre duygularını daha fazla ifade ediyor’ niteliktedir.
Diğer dönemlere göre daha yoğun hayal kurar ve gerçekten zaman zaman uzaklaşır. Bu hayaller, gelecek planlarını kapsayabileceği gibi genellikle karşı cinsle ilgili hayaller olabilmektedir. Ergen zaman zaman yalnız kalma isteği içinde olabilir. Odasına çekilen ve yalnız kalmak istediğini söyleyen bir ergenin, ciddi bir sorunu olduğu düşünülüp kaygılanılmamalıdır. Ergen kendisiyle baş başa kalıp yaşadıklarının muhasebesini yapma ihtiyacı hissedebilir. Kendini yorgun hissedebilir, buna bağlı olarak çalışmaya karşı isteksizdir. Vücut enerjisi adeta büyümeye harcanıyor gibidir. Yaşadığı bedensel değişimlere bağlı olarak çekinebilir; kendini saklama ve bu değişimlerden çevreyi haberdar etmeme isteği içinde olabilir.
ERGEN ÇOCUĞUNUZLA İLETİŞİM KURABİLMENİZİN 4 PÜF NOKTASI:
•Eleştirmek yerine, dinleyin: Ergen çocukları eleştirmeden ve kızmadan dinleyebilmek çok kolay değil kuşkusuz. Ama siz yine de sağlıklı iletişim kurabilmek için çocuğunuzu eleştirmek ve sürekli yapması gerekenleri söylemek yerine, onu dinleyin. Bu süreçte bir sonraki cümlenizi düşünmek yerine ne dediğine ve ne demek istediğine odaklanın. Uzun cümlelerden kaçının ve konuşmanızın karşılıklı devam ettiğinden emin olun.
•Aynı dilde konuşun, jargonlarını öğrenin: Farklı dilde konuştuğunuz takdirde, zaten ‘beni anlamıyor’ demeye fazlasıyla meyilli olan çocuğunuz, bu durumda anlaşılamadığını düşünerek iletişimi kesebilir. Dolayısıyla çocuğunuzla aynı dilde iletişim kurmaya çalışın.
•Ortak ilgi alanları bulun, birlikte yapın: Çocuğunuzun ilgisini çekebilecek aktiviteleri keşfedin ve ona bunları birlikte yapmayı teklif edin. Örneğin ona dans veya herhangi bir spora ya da başka bir aktiviteye birlikte katılmayı önerebilirsiniz. Veya çok sevdiği bir müzik grubunun konserine, festivale birlikte gitmeyi teklif edebilirsiniz.
•Teknolojiyi yakından takip edin: Malum, devir teknoloji devri. Tabii ki çocuğunuz kadar teknolojiyle içli dışlı olmanız zor ve gerekli de değil. Ama en azından gençlerin sıkça kullandıkları selfie – Instagram, Facebook, Twitter, Play Station oyunları gibi başlıklar konusunda bilgi sahibi olun. Bu çocuğunuza bir adım daha yakınlaşmanızı sağlayacaktır.
Kaynak: 1- http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423869664.pdf 2- Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Arzu Önal Makalesi
Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist