DİSLEKSİ

1-7 Kasım “Disleksi Farkındalık Haftası” sebebiyle ben de bu fazla bilinmeyen ve yanlış yorumlanan konuda farkındalık yaratmak ve insanların bakış açısını değiştirmek amacıyla bir yazı yazmak istedim…Yazıyı hazırlarken şahane bir kampanya yapıldığını öğrendim. Kuala Lumpur’dan bir sanatçı olan Vince Low, ünlü yüzlerin çarpıcı portrelerini üretmek için kalem çizgilerinin kaosundan sanatsal eserler yaratırken, “disleksi farkındalık projesi”ne destek vermek için üç ünlü dislektiğin portrelerini yapmıştır: Albert Einstein, Pablo Picasso ve John Lennon. Sanatçı: “Aslında, kampanya aracılığıyla, birçok ebeveynin disleksik çocuklarının zihinsel engelli olduğunu düşündüklerini öğrendik ve biz de bunun üzerine bu konuya dikkat çekerek disleksinin bir lanet değil, bir armağan olduğunu göstermek için disleksik olan ünlüleri kullandık.” diyor ve ekliyor:
*Albert Einstein, disleksinin zeka geriliğine yol açmadığını ispat edercesine bilimde Nobel ödüllü teorilere imza atmıştır.
*Pablo Picasso, disleksinin yetenekleri baskılamadığını gösterdi, dünyaca ünlü bir sanatçı oldu.
*John Lennon, disleksi tarafından bastırılmayan bir yetenek örneğidir ve dünyaca ünlü bir müzisyen olmuştur.
ALBERT EINSTEIN’ın Disleksiye Cevabı:
“Öğretmenlerim aklımın yavaş çalıştığını, asosyal olduğumu ve ölene kadar aptal rüyalarımın peşinde sersemce savrulacağımı söylüyorlardı.” diyen Albert Einstein disleksi tanılı bir dahidir, 4 yaşına kadar konuşamamıştır. 6 yaşından itibaren keman çalmaya başlayan Einstein, en güzel fikirlerin aklına keman çalarken geldiğini söylemiş ve kemanın aklını özgür bıraktığını ifade etmiştir.
1933 yılında Berlin Bilim Akademisi’nde çalışırken Amerika’ya gittiği bir gezi esnasında Hitler Almanya’yı ele geçirmiş, bir yahudi olan Einstein haklı olarak ülkesine dönememiş ve Amerika’da kalmaya karar vermiştir. Naziler Einstein’den o kadar nefret ediyorlardır ki evini yağmalayıp bütün kitaplarını yakmışlar ve akademik çevrelerde adının anılmasını bile yasaklamışlardır.
İzafiyet Teorisi diğer bir ifadeyle Görelilik Kuramı, ünlü fizikçi Albert Einstein tarafından ortaya konan ve daha sonra diğer bilim insanları tarafından doğruluğu kabul edilen bir fizik kuramıdır. Görelilik denmesindeki amaç şudur; bir olayın eşzamanlılığı yani birkaç kişi için aynı zamanda yaşanması değişkendir. Başka bir ifadeyle açıklayacak olursak, zaman evrenin her yerinde aynı hızda ilerler ancak farklı şekilde hissedilebilmektedir.
Einstein’a izafiyet teorisini kısaca nasıl açıklarsınız dediklerinde: “Elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir, güzel bir kızla bir saat zaman geçirin bir dakikaymış gibi gelir; işte izafiyet budur” demiştir. Atom bombası izafiyet teorisinin üzerine keşfedilmiştir.
76 yaşındayken ölen Einstein, insanlar onun bedenine tapmasınlar diye cesedinin yakılmasını istemiştir. Cenazesinden önce, cansız bedenine otopsi yapılmış, otopsiyi yapan Dr. Thomas Harvey hatıra olsun diye saklamak ve üzerinde araştırma yapmak için Einstein’ın beynini bedeninden çıkarmış ve Princeton Üniversitesi’ne vermeyi reddedince de işten atılmıştır. Dr. Harvey, beynin normal insan beyninden farklı olmadığını değerlendirmiş ve beyni ikiyüzden fazla parçaya ayırarak araştırmaları için uzmanlara göndermiştir. Sonradan ulaşılan sonuçlara göre Einstein’ın beyninin matematiksel ve görsel düşünmeyle zaman-uzay algısından sorumlu parietal lobunun normalden % 15 daha büyük olarak bulunmuştur.
2- Wikipedia
Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist