Behçet Hastalığı’nın Psikolojiye Etkisi

Resimde gördüğünüz eserin adı “Screaming in Pain (Acı İçinde Çığlık Atmak)” ,yapan ressam ise Megan Howard; Chicago’da yaşıyor ve 30 yıllık bir süredir Behçet hastalığıyla mücadele ediyor. Hastalıkla ilgili farkındalık yaratmak adına eserler üretiyor. 

Behçet hastalığı (BH) ilk kez 1937’de Prof.Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Klasik belirti üçlüsü olan yineleyici üveit, oral ve genital ülserler gibi belirtilerin yanı sıra, kardiyovasküler, gastrointestinal, solunum ve merkezi sinir sistemleri ile eklem tutulumları da görülebilmektedir. Bu belirtiler alevlenmeler ve remisyonlarla seyreder, organlarda geçici ve kalıcı işlev bozukluğuna yol açar. Bu da kişinin günlük etkinliklerinin sınırlanmasına ve yaşam tarzında kısıtlılığa neden olur. BH’nın etiyolojisinde genetik yatkınlık, otoimmünite, viral ve bakteriyel infeksiyonlar suçlanmakla birlikte, etiyolojik etkenleri tam olarak açıklığa kavuşturulamamıştır. Hastalığa bağlı lezyonların patolojisinde ise vaskülit ve perivasküler inflamasyon sorumlu tutulmaktadır. Ayrıca hastalığın ortaya çıkması ve alevlenmesinden önce yüksek oranda stresli yaşam olaylarının varlığı, tanı konulmuş hastalarda sıklıkla anksiyete ve depresif belirtilerin gelişmesi, bu hastalığın psikosomatik yönünün de olduğunu düşündürmektedir. 

Kronik bir hastalık olan BH bir taraftan bireyin bedensel ve ruhsal sağlığını, diğer taraftan fiziksel özürlülüğe yol açarak yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Yaşam kalitesi, bir yandan kişinin beden sağlığı, ruhsal durumu, sosyal ilişkileri, bağımsızlık düzeyi ve kişisel inançlarından, diğer yandan kendi çevresiyle olan ilişkilerinden karmaşık bir şekilde etkilenmektedir. Son yıllarda özellikle kronik hastalarda yaşam kalitesinin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar artmıştır. Ancak BH’nin ruhsal yönü ve yaşam kalitesi ile ilişkisi konusundaki çalışmalar yetersizdir.

Epstein ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışma, hastalığın bedensel belirtileri ve emosyonel sorunlar arasında hem birincil, hem de ikincil nitelikte bir ilişki olduğunu ileri sürmektedir. Klinik çalışmalarda Behçet hastalarının kontrollere göre daha çok anksiyete ve depresif belirtilere sahip oldukları, bedensel belirtilerin geliştiği, alevlenme öncesinde genellikle stresli yaşam olaylarıyla karşılaştıkları bildirilmektedir. Ülkemizde yapılan bir araştırmanın bulguları, Behçet hastalarının anksiyete ve depresif belirtilerin yanı sıra, diğer ruhsal belirtiler yönünden de daha fazla zorlanma içinde bulunduklarını göstermektedir. Çalışmanın bulguları, dermatoloji kliniğine başvuran Behçet hastalarının önemli ruhsal sorunlara sahip olduğunu göstermektedir. Bu hastaların takip ve tedavi sürecinde ruhsal yönden değerlendirilmesi ve desteklenmesinin, yaşam kalitelerini ve hastalıklarının prognozunu olumlu yönde etkileyeceği varsayılabilir.

Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi; ruhsal sorunlar sebep ve/veya sonuç olabilir. Psikiyatrik destek almak hastalık sürecinin daha rahat atlatılmasına yardımcı olabilir. Siz de kendiniz veya yakınlarınız için iletişim bilgilerinden randevu alabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim.

Kaynak: 1- https://www.academia.edu/6683965/Behçet_hastalarinda_ruhsal_belirtiler_ve_yaşam_kalitesi

2- https://www.everydayhealth.com/columns/my-health-story/behcets-disease-portrait-of-an-artist/

Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist