Picasso ve Goya’nın Gözünden Savaş

Savaşın çirkin yüzü ve savaşmayan ama katledilen masum kadın ve çocuklar…İşte Picasso’nun Kore’deki katliama seyirci kalamayıp tüm dünyaya duyurmak ve gelecek nesillere aktarmak için yaptığı bu resim; insanı derin düşüncelere zerk ediyor. Aslında o dönemde Picasso, komünist ideolojiden uzaklaşmaktaydı. Fakat yine de bu çalışmanın, onun komünizme olan sempatisini gösterdiği düşünülmektedir. Ressam, bu eseri, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kore Savaşı’ndaki politikasını protesto etmek için yapmıştır.

Picasso, halen Paris’teki Picasso Müzesi’nde sergilenen “Kore’de Katliam(Massacre in Korea)” tablosunda, Francisco Goya’nın “3 Mayıs 1808”  tablosundaki aynı kompozisyonu korumuş ancak burada bir kitle mezarının önünde kurşuna dizilmeyi bekleyen kadın ve çocukları, karşısında ise zırhlar içinde robota benzeyen katliamcıları resmetmiştir. (Hatta “Star Wars: Klon Savaşları” dizisinin 5. sezonunda bu tablodan esinlenerek bir sahne yerleştirilmiştir.)

İkinci Dünya Savaşı sonrası emperyalizmin dünya halklarını nükleer silahlarla tehdit etmesi üzerine çok sayıda sanatçı, yazar, bilim insanı Dünya Barış Konseyi’ne katılır ve aktif rol alır.

1950 yılının Ekim ayında Barış Komitesi üyeleri İngiltere’de toplanacak Barış Kongresi için, içinde Picasso da olmak üzere gemiyle yola çıkarlar. İngiliz hükümeti Kore savaşını bahane ederek skandal bir karar alır ve geminin karaya yanaşmasına izin vermez.  Ancak “Ressam Picasso”yu çok sevdiklerini ve Londra’da sergisi de olan Picasso’nun gemiyi terk ederek karaya çıkabileceğini bildirirler. Bunun üzerine Picasso ikiyüzlü, karanlık İngiliz burjuvazisine esaslı bir yanıt verir: “Gerçi sizin için zor olacak ama yine de anlamaya çalışın. Her ikisi de aynı Picasso’dur.”

Picasso İngiltere açıklarında Dünya Barış Konseyi üyeleri arasında beklerken dünyanın öbür ucunda ayrıntılarını daha sonra öğrenecekleri çok acı bir olay yaşanmaktadır. Emperyalizmin Kore saldırısı esnasında ABD’nin komutasındaki gerici güçler Sinchon kenti ve bölgesini işgal etmişlerdir. ABD’li General Harrison bölgedeki bütün komünist ve sempatizanlarının saptanıp öldürülmesini emreder. Bu şekilde başlayan ve 1950’nin Ekim’inden Aralık’ına kadar süren dünyanın en büyük katliamlarından biri başlar. Şuna dikkat edelim, burası işgal edilmiş bir bölgedir ve askeri bir çatışma söz konusu değildir. Katliam sivillere uygulanmıştır. Bu birkaç ay içinde 35 bin kişi işkenceyle öldürülür. İki bin kadar insanın bir köprüden nehre atıldığı, binlercesinin bir baraj gölünde boğulduğu, içinde kadınlar ve çocukların da olduğu çok sayıda kişinin kitle mezarları önünde kurşuna dizildiği sonradan açığa çıkar.

Şu anda Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti sınırlarında kalan Sinchon kentinde “Amerikan Savaş Suçları Müzesi” bu katliamın belgelerini sergiliyor.

Picasso’ya ilham veren Gora’ya dönecek olursak ; “3 Mayıs 1808” resmini yaptığında 68 yaşındaydı ve sarayda baş ressam unvanıyla görev yapıyordu. Goya, 30 yıl boyunca İspanyol Kraliyet ailesini, Bourbonlar’ın yüzlerini tuvallere aktardı. Başlangıçta portre çalışmalarını manzara resimlerine tercih eden sanatkar, zamanla ilgisini kişilerin iç dünyalarına yöneltti.

İspanya 19. yüzyıl başında yeni orta sınıftan gelen siyasi değişim talepleriyle karşı karşıya kalmıştı. Tedirgin olan Kral da reformla mutlak monarşi arasında gidip geliyordu. Özgürlük ve eşitlik gibi yeni idealler şiddetli tartışmalara yol açmıştı. 1808’de Napolyon’un ordusu ispanyaya girdi ve ülkeyi altüst etmek için gelmişlerdi.

Napolyon dönemi, bütün Avrupa ülkelerinde derin yaraların açılmasına neden olan bir dönemdi. Moskova’dan Lizbon’a kadar her yer istilaların yarattığı girdaba kapılmış, askeri facialara yol açılmış, insanların hayatları mahvolmuş, kıtlık başlamıştı. Goya ilk başta Fransızlar hakkında kararsız kalmış olmalıydı. Ne de olsa liberaldi. Fransız devriminin altında yatan birçok görüşü onaylıyor olması gerekirdi. Ama öyle olmadı…

Halen Madrid’deki Prado Müzesi’nde sergilenen “3 Mayıs” tablosu Fransa’dan beklenen aydınlanmanın askeri zulme dönüşmesini Goya’nın gözünden anlatıyordu. Bir bakıma Goya’nın aydınlanmaya inancının kaybolduğunu görüyoruz. Resimde aydınlanmanın, Madrid’e getirdiği tek şeyin insanoğlunun vahşetini daha berrak gösteren fener olduğunu bizlere anlatmaya çalışıyor…

Kaynak: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/erhan-nalcaci/picasso-ve-korede-katliam-198576

Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist