Sistine Şapeli’ne Gizlenmiş Nöroanatomi

Ziyaretçiler, Sistine Chapeli’nin tavanına 500 yıldan fazla süredir hayranlıkla bakıyorlar ama o tavanda Michelangelo Buonarotti tarafından gizlenmiş olan mesajları şimdiye kadar kaç kişi fark edebildi acaba?

Michelangelo bu projeye 33 yaşındayken başladı, yıl 1508’di ve eser 1512’de tamamlandı. David ve Pieta heykellerinin Avrupa’da yarattığı şok dalgası sayesinde çoktan ünlü bir heykeltraş olmuştu. Bu sayede kazandığı şöhret, Papa 2. Julius’un bu görevi ona vermesini sağlamıştır. Aslında kendisini daha çok bir heykeltraş olarak görüyordu, ressam olarak değil. Ayrıca bu teklifi, aralarında ninja kaplumbağa adaşı Raphael’in de bulunduğu, rakiplerinin organize ettiğini düşünmüştür. Bu insan anatomisi ustası, şapelin tavanına kendi figürlerini “yontmuştur.”

Mükemmele yakın denilebilecek bu çalışma sonucunda; 1100 metrekare bir alanda, “Eski Ahit”de tarif edilen dokuz görüntü ve 300’den fazla canlı görünen figürün yer aldığı bir şaheser ortaya çıkmıştır.

O dönemde, Rönesans olmasına rağmen, kilise son derece katıydı ve otoritelerin koyduğu kurallardan herhangi birine karşı yapılan bir hareket, kişinin hayatı ve özgürlüğü için son derece tehlikeli olabiliyordu. Bu yüzden tarihin en büyük sanatçılarından birinin, en ünlü eserinin içerisine gizli mesajlar sakladığını düşünmek çok etkileyici; adeta bir Dan Brown romanından çıkmış gibi.

“Adem’in Yaratılışı” sahnesinde, İncil’e göre “Tanrı, Adem’i kendi suretinde yarattı” denmektedir. Resimdeki iki erkek arasındaki fiziksel benzerliğin bu durumu tasvir ettiği düşünülmektedir. Resmi iki parçaya ayırırsak, sol tarafta cansız, güçlükle duran ve bunu yaparken de yeryüzündeki topraktan destek alan Adem’i görüyoruz. Sağ tarafta ise meleklerden destek alarak süzülen Tanrı tasvirini görmekteyiz. Tanrı figürü Michelangelo’nun diğer eserlerinde olduğu gibidir. Resmin tam ortasında Tanrı’nın birazdan Adem’in güçsüz parmağına dokunarak can vereceğini hissedebiliyoruz.

Esas can alıcı nokta ise; 1990 yılında doktor Frank Lynn Meshberger “Adem’in Yaratılışı” eserinde yaptığı keşif! Tanrı figürüne gizlenmiş bir beyin ve onun etrafını sarmış meleklerin pelerinlerinin kesişmesi. Bu görüntünün, Tanrı’nın insanlığa zekayı miras bırakmasını temsil ettiği düşünülüyor. Tanrı’yı beynin tam ortasına yani beyinde duygulara özgü eylemlerin gerçekleştiği bölüme yerleştirmiştir. Bir başka yorumdaysa; Tanrı kavramının aslında insan beyninin bir ürünü olduğunu, somut olarak kanıtlanamayacağını anlatmaya çalışıyor olduğu..Eğer bu yorum doğruysa; o dönemde Sistine Şapeli’nin tepesinde Tanrı’nın kanıtlanamayacağı mesajını veren Michelangelo’nun bu cesaretine hayran kalmamak mümkün değil.

Tanrı’nın arkasındaki bulutun da beyine benzediği iddia ediliyor. Ama Dr. Meshberger’in inancına göre eğer daha yakından bakarsak, hipofiz bezinin çift lobunu da görebiliriz. 2000 yılında ise bir nefroloji uzmanı, başka bir bölümde, saklı bir böbrek figürü bulmuştur. Bu durumu, sanatçının böbrek taşı rahatsızlığı olması anlaşılır kılabilir.

Bu dahi insanın, çocukluk yıllarından başlayarak, kilise mezarlığında cesetleri keserek üzerlerinde araştırmalar yaptığı bilinir. İşte bu yüzden heykelleri çok canlı gibi görünür. İnsan anatomisi üzerinde bu kadar ustalaşmış olması da bu yüzdendir.

Bu linkten konuyla ilgili bir video izleyebilirsiniz: https://youtu.be/16QdueacZsM

Kaynak: bigthink.com

Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist