DHAT SENDROMU
Dhat sendromu, daha çok Asya ve Uzakdoğu ülkelerinde görülen kültüre özgü bir sendromdur. Bu sendromda, sperm kaybı nedeniyle hastalanma korkusu vardır. Bu hastalar, aşırı cinsel ilişkide bulunma, uykuda boşalma veya farkında olmadan sperm akması yüzünden kalıcı bir hastalığım oldu korkusu ile hekime başvurmaktadır.
Hintli doktor Narendra Wig, 1960 yılında “Dhat Sendromu” terimini icat etmiş ve bunu, hastanın, gece boşalmaları, idrar veya mastürbasyon yoluyla semen kaybına atfedilen; belirsiz yorgunluk, halsizlik, anksiyete, iştahsızlık, suçluluk ve cinsel işlev bozukluğu belirtilerine sebep olan bir tablo olarak nitelendirmiştir. En sık genç erkekler etkilenir ancak benzer semptomlar aşırı vajinal akıntı veya lökore bulunan kadınlarda da bildirilmiştir; kadınlara ait bu sıvılar da aynı zamanda “hayati bir sıvı” olarak kabul edilmektedir.
Hindistan’da bu sayı oldukça yüksektir. Hastaların bu korkularının altında elbette kültürel inanışlar vardır. Örneğin; Hindistan, Güneydoğu Asya ve Çin’de halk arasında bir damla spermanın 60 damla kan veya birkaç günlük besin alımı ile eşdeğer olduğu inancı vardır. Ayrıca, sperm ve beyin arasında yakın ilişki olduğu düşünülmekte ve yoga uygulamaları da genelde bu doğrultuda olup, spermdeki yaşam gücünü yukarıya yönlendirip ruhsal güce dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
Geleneksel Hindu inancında meni “hayati bir sıvı” olarak tanımlanmaktadır. Bu “hayati sıvı”nın cinsellik ya da mastürbasyon yoluyla atılması, belirgin endişe ve huzursuzluk duygularıyla ilişkilendirilmektedir. Birçok doktor, Hindistan’da, idrarın solması, zayıflık ve halsizlik hissi ile birlikte, semen deşarjı ile ilgili kaygı ve hipokondriyak kaygılara atıfta bulunmak için kullanılan bir halk terimini “Dhat” olarak isimlendirmektedir.
Bazı doktorlar, Dhat sendromunun ya somatik bir semptom kümesi olarak kültüre bağlı bir klinik depresyon tablosunun göstergesi olduğuna ya da batılı doktorların hastaların durumlarını açıklamalarının yanlış yorumlanmasının bir sonucu olduğuna inanıyor.
Bilişsel davranışçı terapi, tedavinin temelini oluşturur. Diğer zamanlarda danışmanlık, kaygıya yönelik ilaçlar ve antidepresan ilaçların kullanımının olduğu gösterilmiştir.
Kaynak: en.wikipedia
Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist