”De Clérambault Sendromu” ve “Erotomani”
De Clérambault Sendromu; bireyin özgül bir şekilde başka birinin kendisine aşık olduğuna inandığı, ayrıntılı ve düzenli sanrıyla belirgin, nadir görülen bir sendromdur. Sanrı genellikle cinsel bir çekicilikten çok manevi bir bağlanma ve romantik bir aşkla ilgilidir. Hastalar çoğunlukla orta sınıftan kadınlardır. Sözde sevgili genellikle; daha yaşlı, ekonomik ve sosyal açıdan daha yüksek sınıftan, evli ve hastaya uygun olmayan bir bireydir. Belirtilerin başlangıcı ani olabilir ve sıklıkla kişinin yaşamının temel odağı haline gelir. Halk arasında “Eros hastalığı” olarak bilinen “erotomani”, karşılıksız, takıntılı ve platonik aşk olarak bilinir ve kişinin birinin kendisine aşık olduğuna inandığı sanrılı bozukluktur. Resimde, Alexander Morison’un ‘Ruhsal Hastalıklar Fizyolojisi’ kitabından erotomani tanılı bir kadın hastasının resmini görüyorsunuz.
Fransız Psikiyatrist De Clerambault’un tanımladığı sendromda; erotomanik kişi çok sevildiğini ve sevdiğini ama çeşitli nedenlerle aşığının bunu belli edemeyip uzaklaşmak zorunda kaldığını düşünür, aşığının kendisini delice sevdiğine inanır ve bir türlü aşığının bu duygularını açıklayamayıp, sadece ima ettiğini, ona fırsatlar tanımasına karşın açıkça söyleyemediğini ama kendisinin anladığını ve emin olduğuna dair takıntı geliştirir, aşığının itirafını nasıl sağlayacağı konusunda kafa yorar ve aşığının kendisiyle gizlice iletişim kurduğuna dair güçlü bir inanca sahiptir. Aşkının yalan olduğunu söyleyen herhangi bir açıklamayı da asla kabul etmez, aşığının naz yaptığını düşünür ve bu nedenle de çoğu zaman yasak aşkını herkesten saklamaya karar verir.
Tarihsel süreçte erotomaninin ilk tanımı 18. yüzyıl başlarında “karşılıksız aşktan kaynaklı hastalık” olarak yapılmıştır. 19. yüzyılda yapılan tanımında ise, erotomani, “aşırı fiziksel aşk hastalığı” şeklinde betimlenmiş ancak daha sonraları bu tanımın “seks bağımlılığı” olarak bilinen “nemfomani”ye ait olduğu görüşü kabul edilmiştir. 20. yüzyıla gelindiğinde erotomani “birinin kendisine aşık olduğu sanrısı” olarak tanımlanmıştır. Tam olarak zihinsel ya da ruhsal bir hastalık ya da bozukluk olarak görülmeyen erotomani, genellikle başka bir hastalık ya da bozukluğun belirtisi olarak değerlendirilir. Aslında erotomaniyi tanımlamak için, zihinsel ve ruhsal rahatsızlıkların nasıl sınıflandırıldığına ve teşhis edildiğine daha yakından bakılmalıdır.
Erotomaninin belirtileri nelerdir?
Erotomaninin birincil belirtisi, kişinin birinin ona âşık olduğu konusunda kesin ve değişmez bir takıntıya saplanmış olmasıdır. Bu takıntı genellikle, yüksek sosyal statüde, önemli ya da ünlü bir kişiye yöneliktir. Bu kişinin onu, kendisinden daha fazla sevdiği inancına sahiptir ve bundan büyük bir gurur duyar. Erotomanik kişi aşığının ona gizli mesajlar gönderdiğine inanır. Örneğin, ünlü bir haber spikerinin kendisine âşık olduğuna inanan bir kişi, haber spikerinin kendisiyle iletişim kurmak için televizyonda haberleri sunarken gizli bir kod kullanarak onunla iletişim kurduğunu iddia eder. Aşığıyla takıntılı bir şekilde iletişim halinde olmaya çalışır. Sürekli mektup yazma, e-posta, hediye gönderme ve telefon etme, gözetim ve taciz şeklinde davranışlar sergiler. Aşığı olduğunu düşündüğü kişinin bunu reddetmesine ve aksine tüm kanıtlara rağmen ona âşık olduğu inancı değişmez. Tipik olarak erotomanik kişi, aşığının aralarında bir aşk ve ilişki olduğunu reddetmesini, tam tersine aşığının ona olan aşkının ve bağlılığının şifreli bir işareti olarak yorumlayarak sanrısal inancını derinleştirir. Örneğin, mağdur yasal yollara başvurup bu kişinin kendisiyle irtibatı konusunda yasaklama emri çıkartırsa bile, erotomanik kişi bunun, kendisini daha da güçlü bir şekilde teşvik eden gizli bir mesaj olduğuna inanabilir.
Erotomanik kişi, aşığı ile arasında bir aşk ilişkisi olmadığını kabul etmez ve aralarında normal bir romantik ilişki varmış gibi davranır. Onu takip ve gözetim altında tutarak ya da aşk mektupları, hediyeler, telefon ve mesajlarla sürekli taciz edebilir. Hatta kendisi ile aşığının arasına girdiğine inandığı kişilere şiddet uygulayabilir. İstatistikler erotomaninin erkeklerden daha çok kadınlarda görüldüğünü ama erotomanik kadınlardan çok erkeklerin taciz, takip, tehdit gibi takıntılı ve sanrılı davranışlarından dolayı yasal yaptırımlara maruz kaldıklarını göstermektedir. Kadınlarda genellikle otuzlu yaşlarda, erkeklerde ise yirmili yaşlarda görülür.
Erotomaninin nedeni nedir ve tedavisi nasıldır?
Erotomanik kişiler, sanrılarının gerçekliğine inandıkları için rahatsızlıklarını kabul etmediklerinden genellikle yakınları tarafından tedaviye getirilirler. Psikoterapi ile tedavi edilebilen bir rahatsızlık olan erotomaninin tanı ve tedavi sürecinde kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirme yapılması gerekir. Psikoterapi genellikle altta yatan nedenin ve belirtilerin tedavisine odaklanır.
Erotomaninin altında yatan temel sorun çocukluk döneminde ihtiyaç duyulan sevgi ve yakınlığın olmamasıdır. Çocukluk döneminde ilk sevgi ve yakınlık ilişkisi önce anne, sonra da baba ve kardeşlerle kurulur. Bu ilişkilerin travmatik olması yetişkinlik döneminde kişinin sağlıklı sevgi ilişkileri kurmasını engelleyebilir. Özellikle kadınlarda baba sevgisi ve ilgisinden mahrum olunan çocukluk döneminin erotomaninin nedenlerinden olduğu düşünülmektedir. Ayrıca kişinin kendisini değersiz hissetmesi sonucunda geliştirmiş olduğu bir tür savunma mekanizması olarak da görülmektedir. Araştırmalar erotomanin genetik yönünün olabileceği doğrultusunda sonuçlar ortaya koymuştur. Bazı vakalarda psikoterapinin yanı sıra antipsikotik ilaçlarla tedavi de gerekebilir. Erotomanik kişinin gizli aşığı olduğunu düşündüğü kişinin yaşamına müdahale ettiği ve kendisi veya başkaları için tehlikeli hale geldiği ileri dereceli vakalarda hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir.
Kaynak: wikipedia
Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist