Güzel Bir Sanat Eseri Gördüğünde Bayılma ve Halüsinasyon Görme Durumu: Stendhal Sendromu

Semptomları arasında kalp çarpıntısı, sersemlik, bayılma ve hatta halisünasyon görmek bulunan “Stendhal Sendromu”nun gerçek bir psikolojik fenomen olduğuna emin olabilirsiniz. En basit tanımıyla, çok beğenilen ya da muazzam şekilde icra edildiği düşünülen “kusursuz” bir sanat eseri karşısında kendinden geçme halidir. Adını Stendhal mahlasıyla yazan Fransız yazar Marie-Henri Beyle’den alıyor. Stendhal bir gün Floransa’ya gider ve karşılaştığı güzellik karşısında kendinden geçer. Santa Croce Bazilikası’ na uğramıştır. (Resimde görülmektedir.) Burada Machiavelli, Michalangelo ve Galileo gibi isimler gömülüdür. Onların arasında dolanırken Giotto’nun fresklerini görür ve hislerini şöyle aktarır:“Floransa’da olmaktan, o muhteşem insanların mezarında dolaşmaktan dolayı kendimden geçmiştim. Bu yüce güzelliğin düşüncesi beni avuçları içine almıştı. Bir an ilahi hislere gömüldüm. O an her şey ruhuma sahicilikle hitap etmeye başladı. Ah, keşke unutabilsem. Kalbim hızla atmaya başlamıştı. Hayat gözlerimin önünden çekilmişti. Yürürken yere yuvarlanıp gitmekten korktum.” Tabii hastalık Stendhal’ın bu tecrübesinden hemen sonra literatüre geçmedi.

‘Stendhal sendromu’, ‘Floransa sendromu’ ya da ‘Sanat zehirlenmesi’ adı verilen bu rahatsızlığın gerçekten var olup olmadığı ve belirtileri bilimsel bir araştırmaya konu oldu. İtalya’daki bir sanat araştırmaları merkezinin, psikolog ve teknik uzmanlarla işbirliği içinde yaptığı deneyde, Floransa’da bulunan Medici Riccardi Sarayı’nın ziyaretçileri gözlemlendi. Medici Riccardi Sarayı’nda, fresklerle süslü şapeli gezen ziyaretçilerin kalp atış ve nefes alış hızları, tansiyonları, göz ve kas hareketleri incelendi. Fresklere bakan ziyaretçilerin görüntüleri kaydedildi ve kendilerinden eserlere bakarken neler hissettiklerini yazmaları da istendi. Deneyde, bazı ziyaretçilerin eserlere bakarken yüz kaslarının gevşediği, gözbebeklerinin küçüldüğü, kalp atışı, nefes alış hızı ve tansiyonlarında değişiklikler olduğu belirlendi. Görsel sanat eserlerine işitsel uyarıcılar da eşlik ettiğinde ise beyindeki aktivitenin daha da arttığı görüldü. Ziyaretçilerin bazıları da hislerini “aşırı duygulanma” ve “tatlı bir yorgunluk” olarak tanımladı.

Floransa’daki Studi Uniti araştırma merkezinden Perla Gianni, klinik psikolog Andrea Bonacchi ve teknik uzmanlar tarafından yapılan araştırmanın sonuçları halen incelenmeye devam ediliyor. Ancak ilk bulgular, ‘Stendhal sendromu’nun gerçek bir psikosomatik bozukluk olabileceğini gösteriyor. ‘Yüksek sanata maruz kalma’ sonucunda görülen bu belirtiler, Stendhal mahlasıyla yazan Fransız yazar Marie-Henri Beyle’in Floransa’da yaşadığı bir tecrübe sebebiyle onun adıyla anılıyor.

1996 yılında aynı ismi taşıyan bir film yapıldı (Elbette İtalyan filmiydi) : Film pek ses getirmedi ama Stendhal Sendromuna sahip bir seri katilin hikayesini anlatıyordu. Filmi https://youtu.be/6HUUW_ZgTPA linkinden izleyebilirsiniz.

“Sanatlı Günler” dilerim.

Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist