Yavaş Yavaş Eriyen Bir Zihin: William Utermohlen

1933 yılında Philadelphia, Amerika’da doğan William Utermohlen1957 yılında Pennsylvania Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmuş ve 1957-1959 Oxford’da Ruskin Güzel Sanatlar Okulu’nda çalışmalarını sürdürmüştür. 1962 yılında Londra’ya yerleşerek 1965 yılında sanat tarihçisi Patricia Utermohlen evlenmiş, 1995 yılında Alzheimer hastalığına yakalanmış ve Mart 2007’de bu hastalığın sonuçlarından ölmüştür.

Buraya kadar hikayesi herkesin başından geçen bir hayat hikayesi gibi olsa da, sanatçı olması sayesinde, hastalığı boyunca kendini ve geçirdiği evreleri resme dökmesiyle ilginçleşmiştir. Sekiz yıl boyunca yaptığı otoportreleri, sanat tarihinde şimdiden çok özel bir yere sahiptir.

Ressamın bu çabası diğer insanlarla arasındaki farkı yaratmaktadır…Onun kendini hatırlayabilme, kendini unutmama çabaları, bizler için çok önemli ipuçları sağlıyor. Yıllar içinde melekelerini birer birer, ağır ağır yitirirken yaptığı resimler onun bir insan olarak yaşama azmini, bir hasta olarak kendini hatırlayabilme ve belki hatırlanabilme isteğini ve bir ressam olarak hastalığının evrelerini, geçirdiği-yaşadığı ızdırabı gözler önüne sererek yol gösterici olmak gibi büyük sorumluluk üstlendiğini gösteriyor bizlere…

Resimleri incelediğimizde 1995 yılında muhtemelen hastalığın ilk evresinde yaptığı portresindeki renk, şekil ve desen hakimiyetinin geçen yıllar içinde aşama aşama nasıl yok olduğunu görüyoruz. Bu durumu tanımlayan Murat Gülsoy’un o güzel yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Özellikle son kara kalem çalışması bana çok hazin geldi. Uzun uzun seyrettim resmi. Yaşlılık, bunama ya da nörolojik bir bozukluk nedeniyle farklılaşan, yeterliliğini kaybeden zihnin varolmaya çabalayışında tüm insanlığın mücadelesi var sanki… Hem sonuçsuz kalmaya mahkum bir çaba bu, ama hem de çok saygıdeğer. Çünkü başka bir yolu yok yaşamanın. Bu bir direniş. Yok eden, ezip geçen, ufak parçalara ayıran zamana karşı sürdürülen çok trajik bir savaş hikayesi. Sürekli ölüyoruz. Zamanın başlangıcından bu yana, hiç durmadan ölüyoruz… Tek yapabildiğimiz deneyimleri aktarabilmek. Başka bir yerde, bir başkası olarak yaşamanın nasıl bir şey olduğunu anlatabiliyoruz. Anlatmak istiyoruz. İşin tuhaf yanı anlayabiliyoruz. Tanrıların bile yapamadığını yapıyoruz.”

Alzheimer hastalığı, beyindeki sinir hücrelerinin ölmesi sonucu beyin sinyallerinin uygun biçimde iletmesinin zorlaştığı bir durumdur. En başlarda Alzheimer belirtilerinin saptanması zor olabilir. Alzheimer hastası olan kişi hafıza, yargılama ve düşünme problemleri yaşar, bu da kişinin çalışmasını ve günlük hayata katılımını zorlaştırır. Sinir hücrelerinin ölümü yıllar içinde yavaş yavaş gerçekleşir.

Alzheimer hastalığının belirtileri nelerdir?

Çoğu kişide Alzheimer belirtileri yavaş ilerler. Belirtiler başlarda fark edilemeyebilir. Bazen sadece aile üyeleri geriye dönüp baktığında, belirtilerin ne zaman başlamış olduğunu anlayabilirler. Alzheimer’ın yaygın olarak görülen belirtileri şunlardır:

  • Bozuk hafıza ve düşünce: Kişi hatırlamakta ve yeni şeyler öğrenmekte zorluk çeker. Hastalığın ileri aşamalarında uzun süreli hafıza kaybı oluşur, yani kişi doğum yeri, mesleği veya aile üyelerinin isimleri gibi kişisel bilgileri anımsayamaz.
  • Yön duygusu yitimi ve kafa karışıklığı: Alzheimer hastaları kendi başlarına dışarı çıktıklarında kaybolabilir ve nerede olduklarını veya oraya nasıl geldiklerini hatırlamayabilirler. Daha önceden bildikleri yerleri ve olayları anımsamayabilirler. Tanıdık yüzleri, günün hangi saatinde olduklarını veya hangi yılda olduklarını bile hatırlamayabilirler.
  • Bir şeyler kaybetmek: Gözlük, işitme cihazı veya anahtar gibi her gün kullanılan eşyaları koydukları yerleri unuturlar. Ayrıca eşyalarını garip yerlere koyabilirler, örneğin gözlüklerini buzdolabına koymak gibi.
  • Soyut düşünme: Alzheimer hastalarına banka hesabını dengelemek gibi belirli görevleri eskisine nazaran daha zor gelmeye başlayabilir. Örneğin, sayıların anlamını ve onlarla ne yapmaları gerektiğini unutabilirler.
  • Her zamanki görevleri yapmakta zorlanma: Alzheimer hastası yeme, giyinme, kendine çekidüzen verme gibi rutin günlük işleri yapmakta zorlanmaya başlar. Günlük işleri de planlayamazlar.
  • Kişilik ve davranışlarda değişiklik: Kişi alışılmışın dışında kızgın, asabi, huzursuz veya sessiz olur. Alzheimer hastalarının bazen kafaları karışır, paranoyak olabilirler veya korkabilirler.
  • Muhakeme kapasitesinde zayıflama veya azalma: Alzheimer hastaları soğuk bir günde evden paltosuz veya ayakkabısız çıkabilirler veya markete pijamalarıyla gidebilirler.
  • Açıklamaları anlamada zorlanma: En basit yönlendirmeleri veya açıklamaları anlamada zorlanırlar. Kolaylıkla kaybolup uzaklaşmaya, ortalıkta gezinmeye başlarlar.
  • Lisan ve iletişim problemleri: Kelimeleri hatırlayamaz, nesneleri tanısalar bile isimlerini söyleyemezler (çok bilindik şeyler olsa bile-örneğin “kalem”) veya yaygın kullanılan kelimelerin anlamını kavrayamazlar.
  • Bozulmuş görsel ve uzamsal beceriler: Alzheimer hastası mekânsal becerisini ( nesnelerin şekillerini ve büyüklüklerini muhakeme yeteneği ve nesneyle boşluk ilişkisi) kaybeder ve parçaları belli bir sıraya göre dizemezler veya şekilleri tanıyamazlar.
  • Motivasyon ve inisiyatif kaybı: Kişi çok pasifleşebilir ve bir şeylerle ilgilenmek ve başkalarıyla etkileşime girmek için harekete geçirilmesi gerekebilir.
  • Normal uyku düzeninin kaybı: Kişi gündüz uyuyup gece uyanık kalabilir.

Siz de kendiniz ve yakınlarınızda “alzheimer hastalığı” olduğunu düşünüyorsanız en yakın zamanda bir nöroloji uzmanına randevu almanızı tavsiye ederim. Sağlıklı günler…

Kaynak: e-psikiyatri.com ve  http://muratgulsoy.wordpress.com/2013/11/

Gülşah Meral Özgür
Psikiyatrist, Psikoterapist